Akademisyenlerimize TÜBİTAK Desteği

03.01.2024-Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü

TÜBİTAK-ARDEB 2023 Yılı 2. Dönem 1001 Projelerinin Bilimsel Değerlendirme sonuçları açıklandı. Yürütücü ve araştırmacı olarak projeleri kabul alan akademisyenlerimiz önemli bir başarı elde etti.

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), “1001-Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı” kapsamında 2023 yılı 2. döneminde Araştırma Destek Programları Başkanlığı (ARDEB)’na önerilen projelerin bilimsel değerlendirme süreci tamamlanarak destek kazananlar açıklandı. Gebze Teknik Üniversitesi (GTÜ)’nden 6 proje bilimsel olarak desteklenmeye hak kazandı ve diğer 6 projenin bir sonraki dönemi beklemeden başvuru yapılabilmesine karar verildi. Akademisyenlerimizin araştırmacısı olduğu 2 proje de desteklenmeye hak kazandı.

GTÜ’de bilimsel olarak desteklenmesine karar verilen akademisyenler ve projeleri/proje detayları:

GTÜ Temel Bilimler Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Abu Musa MD Talimur REZA yürütücülüğünde, “İlacı-Yapılamayacak (Undruggable) Proto-Onkogen ve Ana Transkripsiyon Faktörü Olan MYC’nin Ekspresyonunu Kontrol Etmek İçin Hedeflenen Trna Manipülasyonunun Etkisi.”

Proje detayı: Farklı taşıyıcı RNA (tRNA) molekülleri ile iş birliği içinde olan ribozomlar, proteinlerin üretiminde yer alır. Ribozomu protein üretimi için fabrika olarak düşünürsek, o zaman tRNA'lar protein sentezi için hammadde (amino asit) tedarikçileri olarak düşünülmelidir. Başka bir deyişle, mesajcı RNA (mRNA) molekülleri, protein sentezlemek için anti-kodon taşıyan tRNA'lar yardımıyla ribozom tarafından deşifre edilir. Her kodon için benzersiz tRNA'lar vardır (kodon, belirli bir amino asidi temsil eden üç nükleotit dizisidir). Belirli bir kodona karşılık gelen tRNA molekülleri mevcut değilse, o kodonun kodunun deşifre edilmesi mümkün olmaz ve protein sentezi süreci engellenmiş olur. Aslında, tek bir amino asit, birden çok kodonla temsil edilebilir. Bununla birlikte, bir amino asidi temsil eden tüm kodonlar, protein kodlayan mRNA'larda eşit sıklıkta kullanılmaz: belirli bir protein kodlayan mRNA, bazı kodonları bol miktarda kullanabilirken diğer kodonları çok az kullanabilir ya da hiç kullanmayabilir. Bu fenomen, kodon yanlılığı olarak bilinir.

Önerilen araştırmada, hedeflenmesi zor ya da 'undruggable' (ilacı-yapılamayacak hedefler) olan protein kodlayan gen(ler)in ekspresyonunu kontrol etmek için kodon yanlılığını bir avantaj olarak kullanmak planlanmaktadır. Bu çalışmadaki hedef protein kodlayan gen, ana transkripsiyon faktörü ve şimdiye kadar keşfedilmiş en önemli proto-onkogen olan MYC’dir (kanserlerin %50'sinden fazlası MYC onkogeninin aşırı ifadesini gösterir). İlginç bir şekilde, kontrol altına almak için verilen muazzam çabalara rağmen, MYC, konvansiyonel küçük moleküller için bağlanma yeri eksikliği, antikorlar için erişim eksikliği ve benzersiz nükleer lokalizasyon gibi eşsiz özellikleri nedeniyle hala ilacı-yapılamayacak (undruggable) gen olmaya devam etmektedir.

Önerilen bu projede, MYC mRNA molekülünü deşifre etmek için, en sık kullanılan anti-kodon tRNA'larının kullanılabilirliğini kontrol etmek amaçlanmaktadır. Analizimize göre, tRNA-Ser-GCT ve tRNA-Gln-CTG iki mükemmel aday tRNA izoalıcı ailesidir, bunlara karşılık gelen kodonlar, bu kodonların diğer genlerde ortalama kullanımından çok daha fazla kullanımı olan MYC mRNA molekülünün ~%10'unu oluşturur. Daha önce belirttiğimiz gibi, spesifik anti-kodon tRNA'ları, spesifik amino asitlerin tedarikçisidir, dolayısıyla bir anti-kodon tRNA'sının mevcudiyetinin sınırlandırılması, o spesifik amino asidin mevcudiyetini, ilgili kodonları kullanmış olan mRNA molekülleri ile sınırlayacaktır. Bu, sonunda ilişkili protein(ler)in sentezini bozacaktır. MYC'nin ekspresyonunu sınırlamak için tRNA-Ser-GCT ve/veya tRNA-Gln-CTG'nin kullanılabilirliğini sınırlamak planlanmaktadır. Bu yaklaşım çok etkili olacaktır: Kıtlık önce en açların çöküşüne neden olur. Burada, MYC, tRNA-Ser-GCT ve tRNA-Gln-CTG'ye karşılık gelen kodonların sık kullanımı nedeniyle en aç olanıdır.

GTÜ Temel Bilimler Fakültesi Kimya Bölümü Doç. Dr. Duygu AKYÜZ ÇUBUKÇU yürütücülüğünde, “Metal Fosfit ve MXene Kokatalizörlüğünde Grafit Karbon Nitritin Sentezi ve Fotokatalitik Hidrojen Üretiminde Kullanılması.”

Proje detayı: Sınırsız enerji kaynağı olan güneş enerjisinin kullanımı ile enerji taşıyıcısı ve çevre dostu hidrojenin üretimi dünyanın gelecekteki enerji senaryosunda önemli bir rol oynayacaktır.  Küresel ölçekte enerji problemlerinin artışta olduğu günümüzde sürdürülebilir bir çevre için yenilenebilir enerji sistemlerinin kullanımı ile temiz enerji üretimi ülkemiz için kritik öneme sahiptir. Proje kapsamında metal fosfit ve Ti3C2 kuantum nokta kokatalizörlüğünde grafit karbon nitrit (MxPy/g-C3N4/Ti3C2 QD) fotokatalizörünün sentezi ile fotokatalitik hidrojen üretiminde karşılaşılan sıkıntıların iyileştirilmesi hedeflenmiştir.  Güneş enerjisi kullanarak fotokatalizörlerin kullanımına bağlı sudan hidrojen üretimi ile ülkemizin ve dünyanın enerji probleminin çözümüne katkı sağlanacağı düşünülmektedir.

GTÜ Temel Bilimler Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Arş. Gör. Doç. Dr. Hülya AKDEMİR KOÇ yürütücülüğünde, “Doğal Gıda Boyası Olarak Kompleks Antosiyaninlerin Escherichia coli kültürlerinde Metabolizma Mühendisliği Yoluyla Üretimi ve Karakterizasyonu.”

Proje detayı: Günümüzde gıda endüstrisi, sentetik boyalara alternatif olarak kullanılabilecek doğal pigment arayışındadır. Antosiyaninler, renk verme özellikleri ve sağlık üzerindeki yararlı etkileri nedeniyle, sentetik boyaların yerini almada en güçlü aday olarak karşımıza çıkmaktadır. Şarap gibi fermente içeceklerde, antosiyaninlerin çeşitli mikrobiyal metabolitlerle kondensasyonu sonucunda pyranoantosiyaninler oluşur. Doğada yaygın olan pigmentlerin renklerine bakıldığında, mavi renkli pigmentler nadirdir. Bu nedenle, gıda endüstrisi için yeni, doğal mavi renklendiricilerin üretimi bir öncelik olarak görülmektedir. Sunulan bu proje önerisi kapsamında, mavi renkli portisinlerin ve kırmızı-turuncu renkli vitisinlerin mikrobiyal sentezi için bir üretim modeli tasarlanması amaçlanmıştır. Üretmeyi planladığımız bu kompleks yapıdaki pyranoantosiyanin molekülleri, antosiyanin öncüllerinden daha kararlı yapıdadır ve bu zamana kadar literatürde özellikle mavi renkli portisin antosiyaninlerinin mikrobiyal temelli üretimi ile ilgili hiçbir çalışma bulunmamaktadır Dahası bu proje, lineer bir metabolik yolaktan kökenlenmeyen pyranoantosiyaninler gibi kompleks doğal ürünlerin, mikrobiyal ko-kültür temelli bir yaklaşımla üretimi için mükemmel bir platform örneği olacaktır.

GTÜ Nanoteknoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sadiye VELİOĞLU yürütücülüğünde, “Ekonomik Büyüme ve Sürdürülebilir Bir Çevre için Boya ve İlaç Endüstrilerine Özgü Mxene Membranların Organik Çözücü Ayırma Potansiyellerinin Ortaya Konulması.”

Proje detayı: Petrokimya, ilaç, boya, gıda ve kağıt sanayilerinde çeşitli kimyasal proseslerde ciddi miktarlarda kullanılan organik çözücülerin çevreye salınımı, çevre ve canlı yaşamı için büyük tehdit oluşturmaktadır. Organik çözücülerin saflaştırılması ve geri kazanımı için organik çözücü nanofiltrasyon (OSN) membranları, son birkaç yıldır özellikle boya ve ilaç endüstrilerindeki potansiyelini ortaya koymuştur. Boya endüstrisi, organik çözücüyü en çok kullanan ve çevreye salan sanayi kolu olduğundan gerek kâr sağlamak gerekse çevreye verdiği zararı en aza indirmek amacıyla OSN odaklı membran teknolojisine yer vermeye başlamıştır. Ekonominin nabzını tutan ilaç endüstrisi ise organik çözücülerden uzaklaştırılması gereken katma değeri yüksek ürünlerin eldesinde düşük enerji tüketimi ve yüksek seçicilik sağlamasından dolayı son yıllarda OSN membranlarını tercih etmeye başlamıştır. Özellikle iki boyutlu (2D) nanotabakalar halinde bulunan inorganik malzemelerden sentezlenen membranlar, OSN teknolojisi açısından gelecek vadetmektedir. Bunun sebebi, ultra ince kalınlıkları nedeniyle düşük kütle aktarım direnci dolayısı ile yüksek geçirgenlik ve boyut seçici ara katman mesafesi sebebiyle ise yüksek ayırma verimliliği sergilemeleridir. Son on yıl içerisinde keşfedilmiş 2D nanomalzemelerden olan MXene ailesinin organik çözücü saflaştırma performansı, sınırlı sayıdaki çalışmalar yardımıyla, var olan diğer 2D nanomalzemelere göre üstün olduğu gösterilmiştir. Bu projenin başlıca amacı, hızla birçok kullanım alanı bularak çeşitli gelişmelere imza atan MXene ailesinden Ti3C2Tx’in boya ve ilaçların organik çözücülerden ayrılarak saflaştırılması ve çözücülerin geri kazanımı performansının belirlenmesidir. Proje bulguları üstün ayırma performansı sergileyen OSN membranının keşfiyle hem OSN membran teknolojisinin hem de bu teknolojinin kullanıldığı boya ve ilaç endüstrilerinin gelişmesine katkı sağlayarak çevre ve ekonominin sürdürülebilir hale getirilmesine ön ayak olacaktır.

GTÜ Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü’nde doktora sonrası araştırmacı olarak bulunan Dr. Hilal Yılmaz yürütücülüğünde, “Biyoremediasyon ile Pet Polimerinin Degradasyonu için Rekombinant Hücre ve Gen Augmentasyonunun Etkisinin Araştırılması.”

Proje detayı: Bu projede PET atıklarının degredasyonu için rekombinant hücre geliştirilmesi ve bu rekombinant hücrenin doğal ortamdaki davranışlarını üzerine araştırma gerçekleştirecektir.

Küresel düzeyde artan plastik kirliliği, son dönemlerde çevre ve biyoçeşitlilik için ciddi bir tehdit olarak görülmektedir. Sadece okyanuslarda bile 69.000 tonunun mikro plastik olmak üzere 399.000 ton plastik olduğu ve bu nedenle her yıl binlerce hayvanın ölümüne sebep olduğu bilinmektedir. Plastiklerin yakılması sonucunda da dioksit furan, civa ve poliklorlu bifeniller gibi daha toksik ürünler açığa çıkmaktadır.

Biyoremediasyon dünya çapında maliyeti düşük ve çevre dostu bir yaklaşım olarak sızıntı petrol, çeşitli toksik kirleticiler veya ağır metallerin ortamdan giderilmesi için kabul görmüş bir yaklaşımdır. Kirlenmiş bölgeye biyoremediasyonda görev alan mikroorganizmaların aşılanmasını içeren yaklaşım son zamanlarda ön plana çıkmaktadır. Mikroorganizmalar tarafından PET parçalanma mekanizması araştırmacılar tarafından belirlenmiş ve PET degredasyonunu en hızlı gerçekleştiren mikroorganizma olarak Ideonella sakaiensis literatüre geçmiştir. I. sakaiensis PETaz ve MHETaz enzimleri ile yaygın çevre kirliliğine neden olan PET atıklarını parçalayarak, katma değeri olan monomerler üretme potansiyeline sahiptir.

Proje kapsamında doğada kalıcı olduğu bilinen plastiklerin gideriminde kullanılabilecek etkin mikroorganizmaların elde edilmesinin yanı sıra, plazmidlerin doğal ortamlardaki davranışları ve gen augmentasyonunun biyoremediasyona etkisi ile ilgili önemli bilgiler elde edilecektir.

GTÜ Temel Bilimler Fakültesi Kimya Bölümü Arş. Gör. Doç. Dr. Abdulkadir KOÇAK yürütücülüğünde, “İlaç Tasarımında Yapay Sinir Ağları Potansiyelleri Kullanılarak Bağlanma/Çözünme Serbest Enerjileri ve Diğer Fizikokimyasal Özellikleri için Hesaplama Metotlarının Geliştirilmesi.”

 

Akademisyenlerimizin Araştırmacı Olduğu TÜBİTAK 1001 Projeleri Desteklenecek

Akademisyenlerimiz, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından 1001 - Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı 2023 yılı 2. dönem çağrısı kapsamında desteklenecek projelerde araştırmacı olarak yer aldılar.

Akademisyenimiz Eğirdir ve Durusu Göllerindeki Kirletici Miktarlarını Tespit Edecek Projede Yer Aldı

Üniversitemiz Çevre Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Banu Çetin’in araştırmacı olduğu “Eğirdir ve Durusu Göllerinde Perfloroalkil ve Polifloroalkil Maddeler (PFAS) Kaynaklı Kirliliğinin Belirlenmesi ve Taşınım Eğilimlerinin İncelenmesi” isimli proje destek almaya hak kazandı. Süleyman Demirel Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Arş. Gör. Dr. Bahar İkizoğlu’nun yürütücüsü olduğu projede ayrıca Namık Kemal Üniversitesi Merkez Laboratuvar personeli Öğretim Görevlisi Dr. Ayşenur Özvardarlı araştırmacı olarak yer alıyor. Desteklenecek proje ile Eğirdir ve Durusu (Terkos) Göllerinin ekosisteminde çevresel standartlara uygun analiz yöntemi oluşturularak PFAS kaynaklı kirleticilerin miktarları tespit edilecek. Ayrıca göllerde 1 yıl boyunca konsantrasyon değişimleri belirlenecek ve bu kirleticiler için su/sediment ara kesitinde taşınım eğilimleri incelenecek.

Yüksek Performanslı Nanohibrit Jel Polimer Elektrolitler Projesi TÜBİTAK'tan Destek Aldı

Üniversitemiz Nanoteknoloji Enstitüsü'nde görev yapan Doç. Dr. Şölen Kınayyiğit'in araştırmacı olduğu "Fonksiyonlandırılmış Hegzagonal Bor Nitrür Nanoplakalar Kullanarak In Situ Polimerleşme Yöntemi ile Lityum Metal Bataryalar için Yüksek Performanslı Nanohibrit Jel Polimer Elektrolitlerin Geliştirilmesi" başlıklı TÜBİTAK 1001 Projesi, 2023 yılı 2. döneminde "1001- Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı" kapsamında desteklenmeye hak kazandı. Proje, İstanbul Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Dr.Öğr.Üyesi Gülşah Yaman Uzunoğlu tarafından yürütülecek, Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Emre Biçer ise projede araştırmacı olarak görev alacak. Proje, güvenli ve yüksek performanslı lityum metal bataryalar için 2 boyutlu nanomalzemeler kullanarak termal in-situ polimerleşme yöntemi ile arayüz kararlılığı arttırılmış nanohibrit jel polimer elektrolitler geliştirmeyi amaçlamaktadır. Tasarlanan elektrolitler ile lityum iyon mobilitesinin arttırılması ve pilin performansının iyileştirilmesi hedeflenmektedir.

Akademisyenimizin Araştırmacı Olduğu Matematik Projesi TÜBİTAK'tan Onay Aldı

Üniversitemiz Matematik Bölümü Arş. Gör. Şeyma Yaşar'ın araştırmacı olarak görev aldığı 2023 yılı 2. dönem TÜBİTAK 1001 projesi kabul aldı. Projenin başlığı "Orlicz Uzaylarının Bazı Geometrik Özellikleri" olarak belirlendi. Projenin yürütücüsü Prof. Dr. Serap Öztop Kaptanoğlu olup, İstanbul Üniversitesi Matematik Bölümü'nde gerçekleştirilecektir. Ayrıca, Gebze Teknik Üniversitesi Matematik Bölümü ve Yeditepe Üniversitesi Matematik Bölümü de projeye katılımcı kurumlar olarak yer alacaktır. Araştırmacılar arasında Şeyma Yaşar (Gebze Teknik Ü.), Büşra Arıs (İstanbul Ü.), Badik Hüseyin Uysal (İstanbul Ü.), Rüya Üster (İstanbul Ü.), Esra Başar (Yeditepe Ü.) yer almaktadır. Bu proje, Orlicz uzaylarının geometrisini inceleyerek literatürde yeni tanımlanan s-normları aracılığıyla bu geometrik özellikleri anlamayı amaçlamaktadır.

Size daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerezlere yer veriyoruz. Çerezlerle ilgili detaylı bilgi için çerez politikamıza göz atabilirsiniz. Detaylı bilgi için tıklayınız. Kabul ediyorum