Nobel Kimya Ödülü'nü alarak ülkemize büyük gurur yaşatan Prof. Dr. Aziz SANCAR, Türkiye'de Nobel alabilecek çok sayıda başarılı bilim insanının olduğunu söyledi ve iki ismi öne çıkardı. Bu isimlerden birisi de Üniversitemizde Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü'nde Öğretim Üyesi olarak çalışan Doç. Dr. Nuri ÖZTÜRK oldu.
Sabah Gazetesi'nden Nebahat KOÇ'un imzasını taşıyan haberde Öğretim Üyemiz ile ilgili şu sözler yer aldı:
Doç. Dr. Nuri ÖZTÜRK, biyolojik saatin kanser üzerine etkisi ile ışık tarafından biyolojik saatin düzenlenmesi konusunda çalışıyor. Biyolojik saat ve ritim konularına açıklık getirerek sözlerine başlıyor ÖZTÜRK, "İnsandaki biyolojik ritimler, her sabah gün ışığı tarafından yeniden kurularak senkronize kalmayı sağlar. Biyolojik saat; hücrelerdeki biyokimyasal işlemleri, bazı hormonların salınımı ile durdurulmasını, vücut sıcaklığındaki değişimle, DNA hasar tamirinin kapasitesi gibi birçok olayı ritmik olarak düzenler. Bu durumda biyolojik saatteki bozuklukların bazı hastalıklarla ilişkilendirilmesi sürpriz değildir."
Prof. Dr. Aziz SANCAR'ın laboratuvarında altı yıl çalışan ÖZTÜRK'ün buradaki test sonucu da önemli: "Biyolojik saat genlerinden biri olan ve Aziz Hoca tarafından keşfedilen Kriptokrom geninin kanser gelişimi ve DNA hasar tamirine etkisi üzerine çalıştım. Kanser geni olan p53'ün neden olduğu kanser türünde fareler altı ay sonra ölüyor. Biz de, Kriptokrom geninin mutasyonunun kanser gelişimine etkisini inceledik. İnceleme sonucunda, Kriptokrom geninin mutasyona uğratılmasıyla, altı aydaki ölümleri daha da uzatarak, farelerin yaşamlarını 1,5 katına çıkardığını tespit ettik. Tedavide kullanılan kemoterapötik ajanlardan bazılarının kanser üzerine etkisinin Kriptokrom yokluğunda arış gösterdiğini ve bu yolla kanser gelişimini yavaşlattığını gösterdik."
"Bilim Kültürü Yerleşmeli"
"Nobel almak bir kriter olmamalı. Yurtdışı ve yurtiçinde çok sayıda bilime katkısı olan insanımız var" diyen ÖZTÜRK, şöyle devam ediyor: "Türkiye'de bilim adamı olmanın en önemli zorluğu araştırma için ayrılan bütçenin yetersizliği. Yurtdışındayken deneylerimde ne gerekiyorsa hiç düşünmeden talep ediyordum ve ertesi gün bu malzemeler elimizde oluyordu. Ancak ürünler çok pahalı olduğu için burada bir ürünü satın alacağınız zaman; 'Bu deneyi ne kadar yapmak zorundayım?' diye düşünüyorsunuz. Ayrıca malzemelerin bizlere ulaşması da ayları buluyor." Genç bilim adamı ümitsiz değil; "Özellikle TÜBİTAK'ın yaptığı çalışmalar artık meyvesini vermeye başladı. Daha iyiye gidiyor ama bu bir süreç. Ayrıca bir bilim kültürü yerleşmeli."